1)Hattiler (MÖ 2500 - MÖ 1700)
MÖ 2500-2000/1700 yıllarında Anadolu'da yaşamış bir uygarlık. Anadolu Yarımadası'nın bilinen en eski adı Hatti Ülkesi'dir. İlk defa Mezopotamya yazılı kaynaklarında Akad sülalesi döneminde (MÖ 2350-2150) kullanılan bu adlandırma, MÖ 7. yüzyıl Asur yıllıklarında görüldüğü üzere, MÖ 630 tarihlerine değin süregelmiştir. Böylece Anadolu en az 1500 yıl boyunca Hatti Ülkesi olarak tanındı. Bu ad o denli yerleşmişti ki Anadolu'da Hattilerden sonra yaşayan Hititler yaşadıkları ülkeden söz ederlerken, Hatti Ülkesi deyimini kullandılar. Bu ve bazı arkeolojik bulgular nedeniyle uzun yıllar boyunca Hititler ve Hattilerin aynı ırk ya da akraba ırklar oldukları varsayıldı.Hattilerin dilleri Anadolu’nun yerli halkının dilidir.Hattiler zamanla Hititler arasında erimişlerdir.Çok tanrılı dine inanmışlardır. Yani politeist bir dindir. Ana tanrıça Annus’tur.Hatti kültürü ile ilgili bilgiler Konya-Karahöyük, Kayseri-Kültepe, Acemhöyük ve Horoztepe kazılarında bulunmuştur.Hattilerde de her şehrin bir tanrısı vardır.Hitit metinlerinde Arinna güneş tanrısının Hatti ülkesini yönettiğinden bahsedilir.Hattiler anaerkil bir aile yapısına sahiptir.Hattiler savaşçı bir topluluktur.
Dil Yapısı
Hattilerin kullandığı dil hakkında elimizde sağlam bilgiler bulunmamaktadır. Bu dilin varlığına ilişkin yalnızca birkaç bilingual yani çift dilli yazıtlardan ya da o dönemlerde çevrilmiş diğer dillere ait yazıtlardan anlayabiliyoruz. Örneğin bir çeviri tablette “Rahip şimdi Hattice konuşuyor” anektodu ile bu dilden haberdar olabiliyoruz. Bununla birlikte tamamen Hattice yazılmış birkaç yazıt daha bulunmaktadır. Ancak bu yazıtlardan elde ettiğimiz bilgilere göre Hatti dili, şuan dünya üzerinde bulunan hiçbir dil ailesine mensup olmayan, oldukça kendine özgü bir dildir. Söz konusu dil, yine de Hint-Avrupa dil ailesine yakın bir dildi. Çünkü önden eklemeli bir yapıya sahipti.
Hatti Dini
Bugün hemen hemen tüm hatları ile bildiğimiz Hitit dini büyük ölçüde Hatti dinine öykünmektedir. Hitit dininde bulunan büyük tanrıların çoğu aslında Hattilerin tanrılarıydı. Bununla birlikte “Gökten Düşen Ay Tanrısı” adlı mit, hem Hatti dininde hem de Hitit dininde bulunmaktaydı. Dahası bu mythos sayesinde Hatti dili hakkında ufak da olsa bilgiler edinmemiz sağlandı. Çünkü bu mythos her iki dilde de yazıldığından, şıuan hali hazırda okuyabildiğimiz Hitit metni üzerinden Hatticeyi çözümleyebiliyoruz. Örneğin bu metinler üzerinde adı geçen Waşapu, tanrılar anlamına gelmektedir.
Alacahöyük kazılarında ortaya 13 adet mezar çıkartılmıştır. Bu mezarların krallara veya saray erbabına ait olduğu düşünülmektedir. Bu mezarlarda oldukça özgün bir ölü gömme kültü görülmektedir. Mezar odası yerin yaklaşık 70 cm altında, geniş ve uzun dikdörtgen bir plan göstermektedir. Cesetler hocker pozisyonunda gömülürdü. ( Yani cenin pozisyonu) Ölüler giysileri ile birlikte gömülürlerdi. Bunun yanı sıra ölünün yanına, öbür dünyada kullanması amacıyla yaşamında kullandığı çeşitli aletler ile oldukça değerli armağanlar bırakılmıştır.
Tanrıları temsil eden figürinler ise mezarın ortasında istisnasız olarak bulunuyordu. Daha sonra bu mezarın üstü toprak ile kapatılıyor ve mezarın bulunduğu yer taşlar ile çevriliyordu. Daha sonra bu taşlara parelel olarak tahtalar döşenir ve birkez daha toprak ile örtülürdü. Bütün bu gömme işlemi tamamlandıktan sonra ise bir mezar yemeği yenir ve daha sonra mezar üzerinde hayvanlar kurban edilerek bunların kemikleri yine paralel bir şekilde mezar üstüne konurdu.
Hatti sanatı
Özgün Hatti sanatı. Eserlerini, altın. gümüş. elektron ve bronzda imal etmişlerdir. Vazo biçimleri, heykelcik tipleri, bezeme çeşitleri belirgin üslup birliği oluşturur. Bunlarda ve idoller, mühürler, ağırşaklar, vazocuklarda oluklu, yivli bezemeler, fırıldak motifi kullanılmıştır. Diademlerde ve kurslarda görülen kafes yada ızgara biçimindeki bezeme bir Hatti özelliği olup, Kültepe keramiklerinde de görülür.
Hayvan heykelciklerinde, diademlerde, kabarık nokta dizelere ya da ortaları noktalı bezemelere de rastlanır.Alişar, Alacahöyük, Horoztepe, Ahlatlıbel, Etiyokuşu, Mahmatlar kazılarının OrtaTunç Çağı tabakaları, Hatti uygarlına ait, yukarıdaki özellikleri gösteren çok sayıda eser vermişlerdir
Dil Yapısı
Hattilerin kullandığı dil hakkında elimizde sağlam bilgiler bulunmamaktadır. Bu dilin varlığına ilişkin yalnızca birkaç bilingual yani çift dilli yazıtlardan ya da o dönemlerde çevrilmiş diğer dillere ait yazıtlardan anlayabiliyoruz. Örneğin bir çeviri tablette “Rahip şimdi Hattice konuşuyor” anektodu ile bu dilden haberdar olabiliyoruz. Bununla birlikte tamamen Hattice yazılmış birkaç yazıt daha bulunmaktadır. Ancak bu yazıtlardan elde ettiğimiz bilgilere göre Hatti dili, şuan dünya üzerinde bulunan hiçbir dil ailesine mensup olmayan, oldukça kendine özgü bir dildir. Söz konusu dil, yine de Hint-Avrupa dil ailesine yakın bir dildi. Çünkü önden eklemeli bir yapıya sahipti.
Hatti Dini
Bugün hemen hemen tüm hatları ile bildiğimiz Hitit dini büyük ölçüde Hatti dinine öykünmektedir. Hitit dininde bulunan büyük tanrıların çoğu aslında Hattilerin tanrılarıydı. Bununla birlikte “Gökten Düşen Ay Tanrısı” adlı mit, hem Hatti dininde hem de Hitit dininde bulunmaktaydı. Dahası bu mythos sayesinde Hatti dili hakkında ufak da olsa bilgiler edinmemiz sağlandı. Çünkü bu mythos her iki dilde de yazıldığından, şıuan hali hazırda okuyabildiğimiz Hitit metni üzerinden Hatticeyi çözümleyebiliyoruz. Örneğin bu metinler üzerinde adı geçen Waşapu, tanrılar anlamına gelmektedir.
Alacahöyük kazılarında ortaya 13 adet mezar çıkartılmıştır. Bu mezarların krallara veya saray erbabına ait olduğu düşünülmektedir. Bu mezarlarda oldukça özgün bir ölü gömme kültü görülmektedir. Mezar odası yerin yaklaşık 70 cm altında, geniş ve uzun dikdörtgen bir plan göstermektedir. Cesetler hocker pozisyonunda gömülürdü. ( Yani cenin pozisyonu) Ölüler giysileri ile birlikte gömülürlerdi. Bunun yanı sıra ölünün yanına, öbür dünyada kullanması amacıyla yaşamında kullandığı çeşitli aletler ile oldukça değerli armağanlar bırakılmıştır.
Tanrıları temsil eden figürinler ise mezarın ortasında istisnasız olarak bulunuyordu. Daha sonra bu mezarın üstü toprak ile kapatılıyor ve mezarın bulunduğu yer taşlar ile çevriliyordu. Daha sonra bu taşlara parelel olarak tahtalar döşenir ve birkez daha toprak ile örtülürdü. Bütün bu gömme işlemi tamamlandıktan sonra ise bir mezar yemeği yenir ve daha sonra mezar üzerinde hayvanlar kurban edilerek bunların kemikleri yine paralel bir şekilde mezar üstüne konurdu.
Hatti sanatı
Özgün Hatti sanatı. Eserlerini, altın. gümüş. elektron ve bronzda imal etmişlerdir. Vazo biçimleri, heykelcik tipleri, bezeme çeşitleri belirgin üslup birliği oluşturur. Bunlarda ve idoller, mühürler, ağırşaklar, vazocuklarda oluklu, yivli bezemeler, fırıldak motifi kullanılmıştır. Diademlerde ve kurslarda görülen kafes yada ızgara biçimindeki bezeme bir Hatti özelliği olup, Kültepe keramiklerinde de görülür.
Hayvan heykelciklerinde, diademlerde, kabarık nokta dizelere ya da ortaları noktalı bezemelere de rastlanır.Alişar, Alacahöyük, Horoztepe, Ahlatlıbel, Etiyokuşu, Mahmatlar kazılarının OrtaTunç Çağı tabakaları, Hatti uygarlına ait, yukarıdaki özellikleri gösteren çok sayıda eser vermişlerdir